Yol Sohbetleri: Dünya’nın Pedalı

Yol sohbetlerinin ilk konuğu “Dünya’nın Pedalı” sloganıyla yolculuğa çıkan Melih AKDOĞAN. Hayır hayır kendisi kardeşim değil. Kuzenim veya yeğenim de değil. Teknik olarak soyismi benzerliği olsa da sosyal anlamda kardeş olduğumuzu kabul edebilirim. Melih ile 2012 yılında İzmir’de tanıştım. Kendisi bir arkadaşı ile birlikte bisikletle ilk kez uzun yola çıkmışlardı. İzmir’e vardıklarını CouchSurfing’ten görünce kendilerini misafir etmek istedim. Böylece yıllar sürecek bir dostluğa adım atmış olduk.

Tanıştığımızda ben Balkanları yürüyerek 1000 km yol yapmış, Melih ise İstanbul’dan İzmir’e kadar bisikletle gelmişti. Birlikte Gürkan GENÇ‘in sunumuna gittik. Bir kaç gün yolculuklar hakkında konuştuk. Ulaşım zamlarını protesto etmek amacıyla bisiklet kullanmaya başlayan Melih geçen zaman içinde yolculuklarına devam etti. Çok keyifli bir Avrupa turu yaptı. Bu sene ise ciddi bir hazırlık sürecinin ardından kız arkadaşı Zahide ile birlikte doğuya doğru yola çıkarak Dünya turuna başladı.

Kazakistan’da yakaladığım Melih ile yaptığımız söyleşiyi okuyabilirsiniz. Yazının sonunda ise Melih ve Zahide’nin yolculuğunu takip edebileceğiniz linkler mevcut.

Dünya'nın Pedalı Melih ve Zahide
Dünya’nın Pedalı Melih ve Zahide Edirne’de

– Merhaba sevgili Melih. Bize biraz kendinden bahseder misin?

Merhaba Güneş. İstersen önce soyisim benzerliğini netleştirelim. Her ne kadar akrabalık ilişkimiz olmasa da seni bir çok akrabamdan kendime yakın görüyorum. Uzun yıllar arkadaş kalmanın verdiği güvenden olsa gerek.

24 yaşındayım. 14 yaşımda Çorlu’daki evimden çıkarak lise ve üniversiteyi ailemden uzakta okudum. Bağımsız yaşama ve karar verme mekanizması ailemden bağımsız olarak bana aitti. Bursa Erkek Lisesinin ardından Bilkent Üniversitesine gittim. Bu eğitimimi yarıda bırakarak Trakya Üniversitesine başladım. Üniversitede bisiklet ile tanıştım. Aslında amacım ulaşım zamlarını protesto etmek idi. Fakat şuan bisiklet ile dünya turundayım. Neler oldu bitti bende anlayabilmiş değilim. İki sefer Avrupa turu yaptım ve bu yolculuklarımda 15 ülkeyi bisikletimle gezip 8000 km’den fazla mesafede pedal çevirdim.

– Melih ne iş yapar(dı)?

Ayaklarımın üzerinde durmayı seven birisiyim. Lisede devlet bursu ile idare etmeye çalıştım. Üniversite hayatım boyunca özel bir şirkette çalıştım. Bir çok departmanda her türlü işi yaptım diyebilirim. Hatta üniversitemin ilk yılında kendimi çalışmaya fazla kaptırmıştım. Hem sigortalı bir işim hem de bir kafede garsonluk işim vardı. Sabah kafeyi açar hazır hale getirir öğlen de şirketime gider 8 saat mesaimi yapardım. Şirketten çıkıp kafeye gelip gece 12 ye kadar çalışır akşam kapatır anahtarları cebime koyar evime giderdim. Bir keresinde liseler için üniversite giriş sınavı vardı. Bir aile çocuklarını beklerken kahve içmeye gelmişlerdi. Orada tanıştık ettik. Ardından şirkete geçtim. Sabah garson önlüğü ile servis yaptığım adama öğleden sonra mavi gömleğim ile teknik destek veriyordum. Epey şaşırmıştı.

– Melih yola çıkmadan önce nerede yaşar(dı)?

Eğitim hayatım boyunca Bursa, Ankara ve Edirne’de yaşadım. Şuan bütün dünya benim evim. Her gün farklı bir güneşin altında uyanıyorum.

– Neden bisiklet ile ülke ülke geziyorsun?

Öncelikle bedava. Neden sırt çantası değil de bisiklet dersen buna da cevabım var. Sırt çantası ile otostop yaptığım zamanlar aradaki bir çok bölgeyi atlamak zorunda kaldım. Bazı şeyler eksik kalıyor. Örneğin bir ülkenin köylerini bisikletle gezdiğim kadar detaylı gezemiyorum. İhtiyacım olan her şeyi sırt çantama sığdıramıyorum. Sırt çantası ile gezerken kendimi huzursuz hissediyorum. Fakat sırt çantası ile gezenlere büyük saygı gösteriyorum. Bence bana göre daha zor bir işin altından kalkıyorlar.

Gidecek yollar, keşfedecek yerler var.
Gidecek yollar, keşfedecek yerler var. | Kazakistan, Atrau

– Şu an tam olarak neredesin?

Şuan Kazakistan, Almaty deyim. Eski adı Alma Ata. Elma atası diye tercüme edebiliriz. Elmaları çok meşhur. Aslında iki kişiyiz. Bir de kız arkadaşım Zahide yanımda. Birlikte seyahat ediyoruz.

– Bulunduğun yeri ve bugünlerde neler yaptığını kısaca anlatır mısın?

Bulunduğum yer Orta Asya’nın tam ortası. Böyle deyince insanların aklında ilkel, çorak, birçok şeyin eksik olduğu bir yer canlanabiliyor. Almaty’i İstanbul’a benzetiyorum biraz. İkiside eskiden başkentlik yapmış. İkiside kosmopolit bir yer. Kazakistan’ın ekonomi lokomotifi. Burada bugünlerde arızalı kamera lensimi tamir ettirmeye uğraşıyorum.

Azerbeycan, Xinaliq
Azerbeycan, Xinaliq

– Bir sonraki durağınız neresi olacak?

Bir sonraki durağımız Çin olacak. Urumçi, Pekin ve Şangay rotasını izleyeceğiz.

– Sözlükte veya ansiklopedilerde yazan kavramları gözardı ederek “YOL” ve “YOLCULUK” kelimeleri için kendi tanımını yapar mısın?

Yol: Gezginler için keşfi hiçbir zaman bitmeyecek değerdir. Yol benim için somut değil soyut kavramdır. İçinizde keşfetme isteği varsa işte o yoldur.

Yolculuk: Kişinin fiziksel ve mental olarak sürekli farklı duyguları yaşadığı bir serüvendir. Bazen zordur bazen hüzünlü. Bazen hiç beklemediğiniz anda sizi mutlu eder. Bazen bir aksilik olur bütün keyfiniz kaçar.

– Bu kelimeler senin için ne anlama geliyor?

Seyahatlere başlamamla beraber bu iki kelimeyi keşfetmeye başladım. İyi ki hayatıma girmişler diyorum. Çünkü bu kelimeleri hayatlarından eksik tutan insanların bir çok şeyi kaçırdığını ve kendilerini gerçekten tanıyamadan bu dünyadan göç edeceklerini düşünüyorum ve onlar için üzülüyorum.

– Uzun süreli yolculuklara çıkan bir çok kişi gibi eminim senin de yakın çevrende fikirlerini, hayallerini baltalamaya çalışanlar, gözünü korkutmaya çalışanlar olmuştur. Yolculuğa çıkana kadar bunlarla nasıl başa çıktığını anlatır mısın?

Küçük seyahatlerim pek baltalanmadı. Yakın çevrem bisikletçi ve diğer tarz seyyahlarla çevrili olduğu için onların takip edebileceği maceralara adım atıyordum. Son bir ay kalana kadar Dünya turundan kimseye bahsetmeme kararı aldık ve bunu çok güzel sürdürdük.

– Biraz özeleştiri yapmanı isteyeceğim. Yaptığın yolculuklar sonrasında hayatında, davranışlarında, huyunda olumlu veya olumsuz bir değişiklik olmuştur diye düşünüyorum. Yolculuk öncesi ve sonrası kendinde gözlemlediğin değişimler nelerdir?

Yolun daha çok başındayım aslında. Fakat “önyargı” kelimesini hayatımdan çıkarmaya çalıştığımı söyleyebilirim. Sakin biri oluyorum zaman geçtikte.

– Yaşadığın, yetiştiğin, sokaklarını, insanlarını bildiğin çevreni ardında bırakıp aylarca hiç bilmediğin yerlerde bulunuyorsun. Uzun yolculuklar yapan bir çok kişinin bu durumla başa çıkamayıp evlerine döndüğünü duymuştum. Zaman zaman da olsa ardında kalanları özlediğin oluyor mu? Bu durumla nasıl başa çıkıyorsun?

Eğer bir gün geri dönersem bunun özlemle ilgili olmayacağından eminim. Bu konuyu başından aşmış birisiyim. Benim için sorun olmayacaktır.

– Biraz da hayal dünyana inelim ne dersin? Hiçbir kısıtlamanın olmadığını düşün. Bugün hesabına milyon lira yatıyor mesela. Vize ve zaman derdin yok. En büyük yolculuk hayalini gerçekleştirmek kalıyor sana. Nereye, nasıl ve neden gidersin?

Muhtemelen tek değişen şey bazı ekipmanların kalitesi olur. Onun haricinde aynen yola devam ederim. Makarnayı kendim pişirmem ama İtalyan restoranında yerim herhalde. Ama o da her zaman mümkün değil. Köylerde nerede bulacaksın restoranı? Başkentten başkente ancak. Vize ve zaman derdim şu anda da yok. Hepsini halledebilecek kapasitedeyim. Tabi birkaç katı ülkeyi hariç tutarsak. En büyük yolculuk hayalimi sormuşsun zaten Dünya turundayım daha ötesi Samanyolu herhalde.

– Yolculukların boyunca en çok zorlandığın yer neresi oldu? Sebebini ve başına gelenleri anlatırsan çok sevinirim.

Yaz güneşlerini hiç sevmiyorum. Hele yokuşlarda kollarımdan damlayan terler bir yandan hiç bitmeyen ağız kuruluğu ve yokuş çıkmaktan sızlayan bacaklar çok kötü kombinasyon oluyor. Bunlar zor kısımlar değil fakat nefret ettiğim kısımlar. Sıcak olmasın ama her gün yokuş olsun razıyım. Zorlandığım yer ise Kazakistan’da Mukur civarı oldu. Yol diye bir şey yok. Sert topraktan gidiyorsunuz. Yüzlerce kilometre böyle devam ediyor. İnsan sersem gibi oluyor. Şehirler arası uzaklıklar insanı psikolojik olarak çok yoruyor. “Başıma bir şey gelse kalan suyum tükense ne yapacağım ulan ben burda?” diyorum bazen. Harbiden ne yapacağım?

– Son olarak bu söyleşiyi okuyanlara iletmek istediğin bir şeyler var mı?

Bu satırların ulaştığı insanlar muhtemelen seyahatlerle ilgilenen insanlardır. Hayali olanların hayallerinin peşinden koşmasını diliyorum. Ayrıca yoldaki bisikletçilere birkaç elma uzatın hayır dualarını muhakkak alırsınız. ☺

2 YORUM

CEVAP VER

Yorumunuz
Adınız

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.