Uzice – Vrutci

Balkanlardaki yürüyüşümüzün ilk günü Sırbistan’ın Uzice kentinden başlıyor.
Bir gün öncesinde merkezde bulunan turizm ofisine uğruyoruz. Uzice’den yürüyerek Kotroman sınırını geçmek istediğimizi söylüyoruz. Amacımız ana yol dışında alternatif bir rota olup olmadığını öğrenmek. Aldığımız cevap bizi fazlasıyla mutlu ediyor.

Turizm ofisindeki görevli bize Uzice’den Vrutci’ye kadar uzanan eski demir yolunu tarif ediyor. şu anda sadece yürüyüş ve bisiklet için kullanıldığını öğreniyoruz.

Sabah son hazırlıklarımızı tamamlayıp 09:00 civarı yola çıkıyoruz. Cebimizde kalan son dinarları kahvaltıya ayırmayı düşünürken merkeze giden otobüste hepsini harcamak zorunda kalıyoruz. Belgrad’ta olduğu gibi kontrolsüz olduğunu düşünerek bindiğimiz otobüste bizi küçük bir supriz karşılıyor. Otobüsün içindeki görevli elindeki bilet kocanı ile bana doğru yaklaşırken kahvaltı için ayırdığımız 120 dinarı otobüste bırakacağımızı anlıyorum. kisi başı 60 dinar ödeyerek Uzice merkeze ulaşıyoruz.
Merkeze vardığımızda kahvaltılık bir şeyler almak için mecburen 10euro bozduruyoruz.
Merkezde bulunan bir kafeteryanın önünde Sandrine kaçak WiFi ile son bir kez daha Couchsurf sitesinden mesajlarını kontrol ediyor. Bu arada ben de Zoran’in önerisi ile lepinja almaya gidiyorum. Bir kötü haber de fırından geliyor. Lepinja bitmiş.
Ufak çaplı bir hayal kırıklığı ile etrafta börek alabileceğim bir yer arıyorum. Bir okulun önünde bulunan büfe dikkatimi çekiyor. Parça pizza, börek ve 2 paket meyve suyu toplam 110 dinar.
Büfede çalışan hanım kız Türk olduğumu öğrenince şaşırıyor. Kardeşinin benden daha çok Türke benzediğini hafif bir espri ile belirtiyor. Ayak üstü sohbetimiz sırasında öğreniyorum ki 7 senedir birlikte olduğu nişanlısı Makedonya Türkü imiş. Maddi sıkıntılar sebebiyle bir türlü evlenemediklerini üzülerek belirtiyor. Savaş sonrası ülke çapında ortaya çıkan maddi sorunlardan dert yanıyor. Umudunun azaldığını ve pek iyiye gitmediğini belirtirken yüzünden üzüntüsünü saklayamıyor.
Kahvaltımızı edip son bir kez daha eposta ve mesajlarımızı kontrol ettikten sonra yürüyüşümüze başlıyoruz. sansımıza oldukça güneşli ve ılık bir hava mevcut. Merkezden geçen nehir üzerinde yapay olarak oluşturulmuş plajın yanından nehrin aksı yönüne doğru yürüyoruz. Nehrin yanında uzanan yürüyüş yolunun sonunda Nikola Tesla’nin kurduğu ilk Hidro Elektrik barajı ile karşılaşıyoruz. Barajın hemen gerisinde iki yamacı birbirine bağlayan eski demir yolu köprüsü görünüyor. Baraj halen faal durumda. Ihtiyaç halinde buradan elektrik temin ediliyor. karşı kıyısında oturmak ve vakit geçirmek için kullanılan banklar mevcut.
Barajın hemen gerisinde sağ tarafta yükselen merdivenleri çıkınca eski demir yolunun başlangıcına ulaşıyoruz. Merdivenleri çıkar çıkmaz solumuzda şu anda ulaşıma kapalı olan köprü ve sağ tarafta işe kısa sayılabilecek tünel ile karşılaşıyoruz. Baraja ve Uzice’ye yüksekten bir kez daha bakıyoruz, fotoğraf ve videomuzu kaydedip ilk tünele doğru yürüyüşe başlıyoruz.

eski tren yolu uzice

Tünelin içi dışarıya nazaran oldukça serin ve rüzgarlı. Tünelin sonuna doğru yaklaşırken gördüğümüz ilk köprü bizi oldukça mutlu ediyor. Tren için inşa edilmiş yüksek bir köprüden geçmek son derece heyecan verici.
Yol boyunca zaman zaman yeni tren yolu yüksekten bize eşlik ediyor. Diğer yanımızda işe Dzinja nehrinin ters yönüne doğru yol alıyoruz. Yaklaşık yarım saatlik yürüyüşün sonunda uzunca ve yüksekte bulunan bir köprü ile karşılaşıyoruz. Köprüden geçerken görüyoruz ki sol tarafta büyüleyici bir şelale sağ tarafta işe yeni demir yolunun köprüsü mevcut. Köprünün hemen bitiminde işe bir tünelden daha geçiyoruz. Bu seferki tünel biraz daha uzun ve karanlık.
Tünelin çıkışında yaklaşık yüz yuzelli metre mesafede sol tarafta dinlenmek için güzel bir alan mevcut. Ayrıca yolun aşağısında nehrin yanında bulunan 5 adet termal gölcük bulunmakta. Nehir suyuna nazaran ılık olan bu termal gölcükleri gördüğüm kadarıyla çoğunlukla çevredeki yaşlılar kullanıyor. Yerel halkın spa olarak adlandırdığı bu bölgede ufak bir mola veriyoruz. Mola sırasında Uzice dağcılık klubunden 5 kisiyle karşılaşıyoruz. Haftasonu trekking amaçlı bu yolu yürüdüklerini öğreniyoruz. Ekipten bir kisi daha önce Türkiyede Aladağlara ve Erciyese gittiğini anlatıyor.

Mola alanından ilerledikçe tekrardan nehir seviyesinden yükseliyoruz. Etrafta kalan son karlar yolumuza eşlik etmekte. Yaklaşık 20 dakika sonra çevresine bariyer olmayan birkaç köprü daha geçiyoruz.

Köprüler oldukça eskimiş durumda. Bu yüzden geçişlerde kenarlardan uzak durmak ve her adımda dikkatli olmak gerekiyor.

Yaklaşık 3 saatlik yürüyüşümüzün sonunda yeni tren yolu karşımıza çıkıyor. Oldukça yakınına geldiğimiz tren yolunu takıp ederken Uzice’den beri ilk defa bir yerleşim yerine varıyoruz. Solumuzda eskiden tren istasyonu olarak kullanılan bir bina görüyoruz. Bahçesindeki aileden şu istiyoruz. Oldukça sıcakkanlı ve guleryuzle karşılıyorlar bizi. Mataramızı doldurmak için şu istiyoruz fakat bizi kahve içmeye davet ediyorlar. Kıramıyoruz davetlerini ve bahçede kahvelerin hazırlanmasını bekliyoruz. Bir erkek bir kız çocukları var. Bir de anneleri. Savaş zamanı Kosova’dan geldiklerini buraya yerleştiklerini anlatıyorlar bize. Küçük bir bahçeleri, domuz ve tavukları var. Kahveye eşlik eden rakija ile her zamanki gibi eğlenceli ve sıcak sohbete doyum olmuyor. şu almak üzere durduğumuz bu evin bahçesinde yaklaşık bir saat vakit geçiriyoruz.
Sıcakkanlı bu ailenin yanından ayrıldıktan sonra köyün içinden geçen eski tren yolunu takıp etmeye devam ediyoruz. Yol boyu zaman zaman nehre balık tutmaya gelen veya yürüyüşe çıkanlarla karşılaşıyoruz. Yaklaşık 2 tüneli daha geçtikten sonra yol ikiye ayrılıyor. Sol taraftaki minik köprüden devam ediyoruz. Buradan itibaren yol toprak, virajlı ve dik. Yaklaşık yarım saatlik yükselişin ardından saat 18:15 civarı harika manzarası ile bizi Vrutci Baraj gölü karşılıyor. Manzara harika fakat gün batmaya başlıyor ve çadır kurmak için yer bulmamız gerekiyor.
Baraj köprüsünden geçip dik yolu tırmanıyoruz. Yol dik ve virajlı. Tüm günün ardından pek hoş olmayan bir son yürüyüş olsa da çevredeki manzaranın keyfi ile yürümeye ve çadır kurabilecek bir alan aramaya devam ediyoruz.
Yolun tepe noktasında sola devam eden ve göle doğru inen bir yol görüyoruz. Buradan aşağıya doğru devam edip sağ tarafta yolun yükseğinde bulunan bir alana çadırımızı kuruyoruz.
Tüm günün yorgunluğunu atmak için hızlıca ateş yakıp sıcak çorbalarımızı içiyoruz. Bulunduğumuz noktadan baraj gölünü ve karşı kıyıyı görmek mümkün. geçe ay olmadığı için şanslıyız. Tüm yıldızlar günün yorgunluğunu unutmamızı sağlıyor.

1 Yorum

  1. yolculuğunuzu keyifle merakla takip ediyorum..yaşantımda uygun şartları oluşturduğum ilk fırsatta bende bir balkan gezisi düşünüyorum..

CEVAP VER

Yorumunuz
Adınız

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.