Ders Niteliğinde 3 Dağcılık Filmi

Doğa yürüyüşleri ve dağcılık birbirini tamamlayan iki harika aktivitedir. Açık havada seyahat insanın kendisi ve doğa ile başbaşa kalmasını sağlar. Doğayla mücadele içinde olduğunuz şehir yaşamından ayrılıp doğa ile uyumlu hareket etmek yaşamınızı büyük ölçüde olumlu etkiler. Şehirlere alışık bir çok insan açık havada seyahat etmekten, dağlara tırmanıp muhteşem zirveleri keşfetmekten korksa da doğaseverler bunun ne denli özgür bir yaşam olduğunu çok iyi bilirler.

Her zaman açık havada olma fırsatını yakalamak son derece güç. Ben de evde tıkılı kaldığım dönemlerde dört duvarla sohbet etmeye başlamadan önce ekranımda doğa yürüyüşü, yürüyerek seyahat veya dağcılık filmi izlemekten çok hoşlanıyorum. Bir kaç saatliğine de olsa zihnimde anılarım canlanıyor, motivasyonum yükseliyor, bir an önce açık havaya çıkıp doğada seyahat etmek için planlar yapmama sebep oluyor.

Seyahat filmleri her ne kadar motivasyon kaynağım olsa da aralarında izlemekten en çok hoşlandıklarım konusunu gerçek hikayelerden alanlardır. Böylece filmden ilham alırken aynı zamanda düşünmek ve kimi hikayelerden ders çıkarmak mümkün olabiliyor. Bu yazımda çok sevdiğim ders niteliğinde 3 dağcılık filmi hakkında yazmaya karar verdim. Yazıda yer alan filmleri seçmemin sebebi güçlü hikayelerinin yanında harika çekimlere, anlatım gücüne ve oyunculuklara da sahip olmalarıdır.

Sizleri şimdiden uyarmak zorundayım. Filmlerin sonu alışık olduğunuz, herkesin mutlu olduğu ve sorunsuz kurtulduğu filmlere pek benzemiyor. Eh ne de olsa gerçek hikayeler Holivud senaryolarından biraz farklıdır, öyle değil mi? Bu durum sizi korkutmasın. Hatalardan ders çıkarmak başarıya uzanan en temel yoldur.

127 Hours – 127 Saat (2011)

127 saat, insanın sınırlarını sorgulayan bir hikaye.
127 saat, insanın sınırlarını sorgulayan bir hikaye.

127 Hours (127 Saat) görsellikten ziyade yaşam ile ölüm arasında kalan bir doğa yürüyüşçüsünün mücadelesi ve inadını anlatabilmeyi başarmıştır. Alışılagelmiş keyif dolu doğa yürüyüşü konulu filmlerin aksine 127 Saat yaşam ile ölümün arasına sıkışmış bir dramı en ince ayrıntısına kadar gözler önüne sermektedir. Heyecan peşinde koşan ve kanyonlara hayran olan Aron Ralston’u filmde James Franco canlandırmaktadır. Aron’un başına gelen olaylarda çektiği videoları da izledim. James Franco’nun oyunculuğu kesinlikle harika.

Nefes kesen Utah kanyonlarının davetkar görüntüsü Aron’un kolunun iki kaya parçası arasında sıkışıp kalmasıyla resmen cehenneme dönüşüyor. Sağ kolunu kanyon duvarı ve bir kaya parçası arasında sıkıştıran Aron hayatta kalabilmek için sıradışı ve son derece uç bir karar almak zorunda kalıyor. 2011 yılının en iyi doğa yürüyüşü filmlerinden olan 127 saat aynı zamanda altı farklı dalda Akademi ödüllerinde aday gösterilmiş.

Deneyimli olsanız da olmasanız da tek başınıza doğa yürüyüşüne çıkarken mutlaka ama mutlaka bir kaç yakınınızla gideceğiniz yeri, rotanızı, tahmini varış ve geri dönüş zamanınızı detaylı bir şekilde paylaşmayı ihmal etmeyin. 127 Saat’e konu olan olay bu kadar basit bir önlem ile çok daha farklı yönlerde gelişebilirdi.

İlginizi Çekebilir: Tek başına kamp yapacaklar için tavsiyeler

Nordwand – Kuzey Yamacı (2008)

Kuzey Yamacı, yaşam ile hırs arasındaki ince çizgiyi düşünmeye sevkediyor.
Kuzey Yamacı, yaşam ile hırs arasındaki ince çizgiyi düşünmeye sevkediyor.

Nordwand (Kuzey Yamacı) Alplerin en tehlikeli zirvesine ulaşmayı hedefleyen dağcılar arasındaki amansız çekişmeyi gözler önüne koyan gerçek bir hikayeyi anlatır. 1936 yılında İsviçre alplerinin en çetin yamacına sahip Eiger’e ilk tırmanan dağcı olabilmek için bir çok ülkeden dağcılar İsviçre’ye akın etmektedir. Nazi Almanyası ise bu konuyu milli bir gurur haline getirip büyük bir propogandaya başlar. Zirveye ilk ulaşan dağcıları milli kahraman ilan edeceğini duyurur. Çok iyi dost ve alpinist olan iki Alman dağcı ordudaki görevlerini terkederek Eiger’in kuzey yamacına tırmanmaya karar verirler.

Buradan sonrasında neler olup bittiği hakkında bir yorum yapmayacağım. Filmin çekimleri, hikaye, görüntüler ve yaşananlar insanı derinden etkileyecek düzeyde. Filmin başlangıç bölümleri sıkıcı görünse de gitgide temposu artıyor ve hiç beklenmeyen olaylar ortaya çıkıyor.

Dağcılık eğitimi alırken eğitmenlerimizin ve deneyimli dağcıların sürekli değindiği bir söz vardı: “En iyi dağcı gerektiği noktada geri dönmesini bilendir.” Nordwand (Kuzey Yamacı) filmine konu olan olaylar bu sözün ne kadar önemli ve değerli olduğunu bir kez daha anlamamı sağladı.

Touching the Void – Boşluğa Dokunmak (2003)

Boşluğa Dokunmak, dostluğun, yaşamın ve mücadelenin sınırlarının ötesine geçen olaylara sahip.
Boşluğa Dokunmak, dostluğun, yaşamın ve mücadelenin sınırlarının ötesine geçen olaylara sahip.

Peru’nun Siula Grande dağında yer alan ve daha önce hiç kimsenin çıkmayı başaramadığı zirveye ulaşmayı kafalarına koyan iki genç ve deneyimli dağcı Joe Simpson ve Simon Yates’in ölümcül ve insanın kanını donduran tırmanış hikayesi. 2004 yılında BAFTA ödüllerinde En İyi Film ile ödüllendirilen Boşluğa Dokunmak aslında bir belgesel – film. Dondurucu Peru buzullarında geçen hikaye bağlılık, dostluk ve hayatta kalmak üzerine kurulu. Feci bir fırtınaya yakalanan dağcılardan Simpson düşerek bacağını kırıyor. Kırık bir bacak yüksek bir zirvede, çetin şartlarda dağcıların isteyeceği en son problemdir. Olayın sonucu olarak yakın dostu Simon ise kendi yaşamı ile dostunun yaşamı arasında karar vermek zorunda kalmaktadır. Hikayeden kimin sağ çıktığını öğrenmek için filmi izlemenizi öneririm.

Hayal edilenin çok ötesinde kötü ve zorlu bir kazayla karşılaşıldığında bile hayatta kalmak için insanın motivasyonunu kaybetmemesi, şartlarını zorlaması, sakinliğini koruması ve en önemlisi ise gerçekten ama gerçekten inat etmesi gerekiyor.

İlginizi Çekebilir: Doğada hayatta kalmak

CEVAP VER

Yorumunuz
Adınız

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.