Belgrad’ın Merkezinde Tekillik

Belgrad‘ın merkezine yapılan yalın yürüyüş.
Yarım yamalak anlaşılan yol tarifi ile yapılan otobüs yolculuğu. Varış noktasının neresi olduğunu kestirmek zihnin ve ruhun görevi. Tam bir özgürlük hissi için sadece kendine sorulan sorulara yine kendinden alınan cevaplar eşlik ediyor. Tekrar ediyorum: Bireysel / Tekil Anarşi.
Etrafa bakıp “evet burası” diye haykıran zihnin çağrısına yanıt veren beden sokaklarda yürümeye başlıyor. Yolun en başında ortaya çıkan rahatlama ve önüne geçilmesi imkansız gülme hali yürüyüş boyunca devam ediyor.
Komutlar duruma ve mekana yabancı zihnin ötesinden ruhun ta kendisinden geliyor. Sağa dön, düz devam et, şu caddeyi geçip yukarı yürü. Dur! Soluna bir bak…
Bilinmezliğin içinde kaybolmak. Kayıplığın getirdiği tekil var oluş. Gorulmesi gerekenlerin görüldüğü, duyulması gerekenlerin duyulduğu ve olması gerekenlerin olduğu bir zamana ait olabilmek.
Caddeler son derece düzenli ve kaldırımlar uygarlığa zıt olarak alçak düzeyde. Yol boyunca arabalar olmaları gereken yerlere park etmiş. Sürücüler yayalara karşı oldukça saygılı ve kurallara uygun hareket etmekteler.

Populasyonda kadınların baskın çoğunluğu dikkat çekecek düzeyde. Dragana’dan öğrendiğim kadarıyla 3’e 1 oranında kadın üstünlüğü söz konusu. Durum böyle olunca genel anlamda erkek kişisi değer görüyor. Yaratılış sebebiyle olsa gerek bu şansını pek iyiye kullandıkları söylenemez.
Kadınlar son derece güzel, nazik ve kibar olmalarına karşın erkeklerin kaba, umursamaz ve ters tavırlarından şikayetçiler.
Bildiğimiz tarzın aksine centilmenlik burada pek nadir rastlanan bir davranış şekli. Kahvaltı hazırlayan, sevgilisini veya eşini alışverişe, yemeğe çıkaran erkeklerin varlığı kadınlar arasında bir tür hikaye gibi dedikodularda dolanıyor.
Son derece modern giyime sahip insanlar Noel sebebiyle sokakları doldurmuş, eğlencelerle vakit geçirmekteler.
Rakija (rakiya okunur) dedikleri ev yapımı distile içkiyi her yerde ikram etmekteler. Küçük likör kadehlerinde yanında bir bardak su ile sunulan içki son derece sert olması sebebiyle küçük yudumlarla tüketilmeli. Benim gibi Türklük yapıp fondip yapmak isteyen arkadaşlara şimdiden başarılar.
Sanatın varlığı her cadde ve meydanda var olan kimi modern, kimi retro kimi de klasik heykel ve havuzcuklardan, sürekli göze çarpan opera, klasik müzik ve Dünya çapında tanınan grupların konser afişlerinden, gözden kaçmayacak kadar çok bulunan gösterişli tiyatro salonlarından anlaşılmakta.
Turkiye’den farklı olarak genel sanat beğenisinde Italya, Ispanya ve Portekiz etkisi göze çarpıyor.

belgrad Knez Mihailova
Knez Mihailova Caddesi – Belgrad

Mimarisi her büyük ve uzun tarihi geçmişe sahip şehir gibi klasik ve modern olmak üzere ikiye ayrılıyor. En çok göze çarpan yapı türleri Osmanlı ve Roma etkileri taşıyor. Belgrad’taki ilk arkadaşım Dragana’nın en büyük şikayeti ise klasik mimariye sahip otel, devlet binası gibi yerlerin rengarenk ışıklarla kaplanmış olması. Yapıları ve içinde barindirdigi anlamlar sebebiyle ağırbaşlı görüntüye sahip olması gereken bu binaların Las Vegas kumarhaneleri gibi ışıl ışıl görünmesinden hiç hoşnut olmadığını belirtiyor Dragana.

Sokaklarda yemek konusunda birçok seçenek sunuyor Belgrad. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi büfelerden börek, sandviç ve parça pizza gibi hızlı yiyecekler çok yaygın. Fiyat olarak Türkiye ile hemen hemen benzer olan büfelerde lezzetler oldukça tatmin edici. Ortalama bir öğün yaklaşık 150-200 dinar yeterli oluyor. Gün itibari ile 1 Tl 40 dinar ediyor.

Toplu taşıma sistemi Türkiye’den biraz farklı işliyor. Otobüslere istediğiniz kapıdan binebilirsiniz. Trafik adı verilen büfelerden alabileceğiniz bileti otobüste bulunan küçük makinaya sokmanız gerekiyor. Böylece delinen bilet tekrar kullanılamıyor. Sistem tamamen oto-kontrol ile işliyor. Hiç kimse sizin bu işlemi yapıp yapmadığınızı kontrol etmiyor. Ara sıra otobüste kontrol yapan sivil görevliler olabiliyor. Böyle durumlarda bir yabancı olmak büyük avantaj sağlamakta. Cebinizde hazır bulunan birkaç bilet ile birden çok otobüsü kullanmak mümkün. Yine de ülkeye saygı göstermek adına bunu yapmamak daha uygun bir davranış olacaktır.

Sırbistanda en çok şaşırdığım huyları Türk kahvesi alışkanlıkları oluyor. Bizde olduğu gibi her misafire bir fincan kahve ikram etmek gelenekten. Aramızdaki tek fark Sırbistan’da Türk kahvesini büyük fincanlarda, şekersiz ve gün boyu tüketmeleri. Burada da kahveyi iyi yapan kızların evlenme şanslarının yüksek olduğu yönünde söylemler mevcut.

Türkiye’de olduğu gibi burada da sarma popüler ve sevilen yiyeceklerin başında geliyor. Lahana yaprağından dörtgen bohça şeklinde hazırladıkları sarmanın etli ve etsiz türleri mevcut. Içine ek olarak havuç konması tadında belirgin bir güzelliğe sebep olmakta.
Dünya görüşleri, politik meselelere bakışları ve sosyal yaşamları Batı Anadolu Türkleri ile çok büyük benzerlikler gostermekte. 500 yıllık Osmanlı hakimiyetinin bunda büyük etkisi olduğunu her fırsatta gülümserek dile getiriyorlar.

CEVAP VER

Yorumunuz
Adınız

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.