Seyyah Olmak mı? 21. yy’da Olur mu Öyle Şey?

Zaman zaman mesajlar alıyorum “Arkadaşım oh ne güzel bedavaya yaşıyorsun, geziyorsun” veya “adama bak yahu hayatını bedavaya getirmiş utanmadan bir de yardım istiyor” veya “nerede çalışıyorsun, işin, gücün nedir?” ve hatta “arkadaşım senin işin gücün yok mu? Biz köpekler gibi çalışıp vatana millete faydalı olmaya çalışıyoruz senin yaptığına bak, utanmadan bir de bunları anlatıyorsun” şeklinde. Seyyah olmak bir meslek, yaşam tarzı, yapılması gereken veya sürdürülebilir bir yaşam gibi algılanmıyor maalesef. İlkokulda önce tır şöförü olmak istedim, ardından da astronot, sonraları çıtayı biraz alçaltıp pilot olsam bana yeter diyordum. Şimdi ise 21.yy’da seyyah olmak istiyorum. Bunu halen istiyorum, evet. Başarana kadar da devam edeceğim. Olur mu olmaz mı bilemem tabii. Denemekten ne zarar çıkar ki?

21. yy’da Seyyah Olmak

Seyyah Olmak mı? 21. yy'da Olur mu Öyle Şey? – Yolda Kal

Her yerde ve her fırsatta fotoğraf çekerim. Yarı profesyonel, yarı keyfi. Aynı zamanda yelkenli tekne 2. kaptanıyım. Fırsat oldukça teknelerde çalıştığım oldu. 4 sene boyunca bir firmanın ihracat ve üretimlerini kontrol için sürekli Çin’e gidip geldim. Asıl işim veritabanı tasarlamak, web yönetim, proje yöneticiliği. 10 sene içinde 4 fakülteye gittim. Veteriner hekimlik, Su ürünleri müh., Turizm otel işl. ve yönetim bilişim sistemleri.
Benim mesleğim dediğim konular işyerinden bağımsız, bir yere bağlı olmamı gerektirmeyen hatta tam tersine hiçbir yere bağlı olmamam gereken meslek dalları. Bu avantajımı kullanarak çocukluğumdan beri yaptığım aktiviteye biraz daha uzun süreli ve kapsamlı olarak devam ediyorum sadece.

Arnavutluk Guritop bölgesi
Arnavutluk Guritop bölgesi

Şu anda elimdeki proje turizm alanının dışında kalmış bölgeleri fotoğraf ve video ile kayıt altına almak. Bilinmeyen yerlerden haber ulaştırmak. Bunu başarmak için yürüyerek seyahat ediyorum. 20 kg çanta ile günde 15 km yol yürüdüm. Çadır kampı yaptım, zaman geldi günlerce hiç kimseyi görmeden yürüdüm. Su bulamadığım, yiyeceksiz kaldığım oldu. Koca bir şehirde yalnızlık çektiğim oldu. Sağlık, doktor konusuna hiç girmiyorum bile. Düşündüğünüz gibi öyle keyfime, kafama göre ‘takılmıyorum’ yani. Sizlerin sahip olduğu gardrop dolusu eşyalara, evlerinizde keyfini çıkardığınız elektronik cihazlara, konforunuzu arttıran çamaşır bulaşık makinalarına, akşam yorgunluk attığınız küvetlerinize sahip değilim. Sırtımda taşıdığım çantamda ne var ise sahip olduğum herşey de o kadar. Biraz üst-baş, ilk yardım seti, uyku tulumu, mat, kampta hijyen için bir sabun ve sabun bezi, havlu olarak orta boy mikrofiber bez, bir tencere, tabak ve bardak neredeyse hepsi bu.

Evim evim güzel evim
Evim evim güzel evim

Gittiğim her yerde zaman zaman gönüllü işlerde çalışıyorum. Sadece yemek ve yatacak yer karşılığında vaktimi, emeğimi, bilgimi, becerimi ihtiyacı olanların emrine sunuyorum. Bazen bir tarlada çalışıyorum, bazen uluslararası bir derneğin mobil kliniğinde doktora yardımcı oluyorum, bazen bir mekanın fotoğraf çekimlerini yapıyorum, yer temizliyorum, yelkenli tekne kullanıyorum, okyanusu geçiyorum, web sitesi hazırlıyorum, barmenlik yapıyorum… Hiç para almadan hem de. Bunu kalacak yerim olmadığı için, yemeğim olmadığı için değil yapmak istediğim için yapıyorum. Her çalıştığım yerde bir şeyler daha öğreniyorum. Benim kariyer planım bu.

Balkan savaşında hasar görmüş bir kilisenin inşaatında görev aldım
Balkan savaşında hasar görmüş bir manastır inşaatında görev aldım. Karadağ, Zagrade Manastırı

Bir kitap yazmaya çalışıyorum. Yürüyerek seyahat ve seyyah olmak adına. Sanırım size de uzak bir konu değil seyyahlar. Bizim kültürümüzde olan bir kurum. 400 yıl önce Evliya Çelebi vardı. Seyahatnamesini yazdı ki tüm Avrupa, Balkan, Afrika ve Arap dünyasını bu seyahatnameden öğrenebiliyoruz. Anadolu’nun köylerinde seyyah ozanlar vardır halen daha. Sözlü edebiyatımızın en büyük kaynağıdırlar. Ben de kendime fotoğrafçı seyyah diyorum çok sorulduğunda, ne iş yaptığım anlaşılmadığında. Hem kendi ülkem hakkında bilgi taşıyorum dışarıya hem de dışarısı hakkında bilgi taşıyorum ülkeme.

Seyyah olmak hikayeleri taşımaktır
Seyyah olmak hikayeleri taşımaktır

Cesaret isteyen bir hareket benimkisi. Sahip olduğum herşeyi geride bırakıp sırtımdaki çanta ile çıktım yola. Sizler evlerinizde iki öksürdüğünüz zaman nane limon kaynatırken benim öksürmeyi aklıma bile getirme lüksüm yok maalesef. Kronik bronşitim olduğunu söylemiş miydim?
Her hava karardığında, yağmur yağdığında, başınıza kötü bir şey geldiğinde veya en basitinden canınız sıkıldığında gideceğiniz yeri, evinizi biliyorsunuz. Odanız her daim orada sizi bekliyor. Benim ise her akşam hava kararmadan önce çadırımı koyacak uygun bir yer bulmam gerekiyor. Hava kararmadan çadır yeri bulunmuş, kurulmuş ve yemek yapmaya başlamış olmam gerek.

Islak odun parçaları ile yemek pişirme çabaları
Islak odun parçaları ile yemek pişirme çabaları

Cesaret isteyen bir aktivite seyyah olmak, diyar diyar nereye gittiğini bilmeden yolda olmak ve benim de yeterince cesaretim var. Çünkü benim herkesden fazla gelecek kaygım var. Herkesden fazla maddi kaygım var.
Gelecekte bir gün Anuta adasında oturup hayatımı nasıl geçirdiğimi düşündüğüm zaman eğer hayalini kurduğum gibi değil de bana dikte edildiği gibi yaşadığımı görürsem, o zaman ben yaşamamışım demektir. En büyük kaygım da budur.

Dönünce diye bir şey yok. Yola bir kere çıktı mı seyyah geriye dönmez. Sürekli ilerlemek durumundadır. Hayatın neresinden tutmak diye de bir şey yok. Hayatını yaşar, geldiği gibi, olduğu gibi, imkanları her neye izin veriyorsa öyle yaşar seyyah.

Bu benim hayatım, 21. yy’da seyyah olmak garip mi geliyor kulağınıza? Başbakan olunabiliyor ise seyyah da olunur. Bu bir uğraş değil, bu bir yaşam. Sizin de sahip olduğunuz gibi. Sıradan, seçilmiş, kendim için en doğrusu ve en kolayı olarak kabul edilmiş bir yaşam.
Açık konuşmak gerekirse benim çok denediğim ve asla beceremediğim bir hayattır düzenli işe gitmek, düzenli bir hayata sahip olmak. Benim becerilerimin dışında kalıyor maalesef. Uyku sorunlarım var, kıçım kurtlu aynı yerde duramıyorum uzun süre. Kapalı yerleri sevmiyorum daral geliyor.

Tek bir doğru yok hayatta. Üç yanlış bir doğruyu götürmüyor yaşarken. Herkesin kendi doğruları ve kendi yaşamları var. Herkes tekil dünya üzerinde.

Ben de size soruyorum;

Nereye kadar düzenli hayat, aile, çoluk çocuk olayları devam edecek? Yaşlandığınız ve sona yaklaştığınız zaman hiç üzülmeyecek misiniz hayatınızı iş ve ev arasındaki mesafede harcadığınıza? Tek bir şansla geldiğiniz bu Dünya’yı keşfetmeden vaktinizi doldurduğunuza hiç üzülmeyecek misiniz? Acaba sevinecek misiniz seyyah olmak isteyen birisine işinizle, varlıklarınızla, yapabildikleriniz ile hava atabildiğinize, akıl vermeye çalıştığınıza?

21 YORUM

  1. Ben de seyyah olmak istiyordum. Fakat aslında Turist gibi bişey. 4 haneli uçak bileti fiyatları bile beni hayallerimden vazgeçiriyordu. Fakay bu yazıyı okuyunca hevesim daha da arttı. Ben monoton değil heyecan dolu yaşamak istiyorum hayatı ! 12 yaşındayım umarım hayallerime kavuşurum.

  2. Gezmeyi iyi güzel anlatmışsın elbette cesaret işi ve hobi işi! Kimse kimseyi gezme konusunda hele şu zamanda suçlamıyor. Ne güzel seyyahlığı seçmişsin ama yazılarındaki usluba baklırka iç huzura erememişsin daha.. Atarlanarak normal ve düzenli hayat yaşayanlara atıfta bulunmuşsun. Evet hayatta tek doğru yok. Her insanda da maceracı bir ruh yok. Kimi okumak ister kariyer yapmak ister buluşlarıyla insanlara faydalı olmak ister.vs Yani kimsenin sende dahil başkasının hayatına dil uzatmaya hakkı yok. Entel bey.

  3. ben de özeniyorum sana, ama evinde oturan insanları da yargılamamak gerekiyor yoksa seyyahlık dünyanın yanlışlarını görmeye döner, birşekilde karakterlerimiz mizaclarımız farklı, insanlar olarak farklı şeyleri severiz. Bir kitap yazarak insanlığa olan borcunu ödemiş olman çok iyi, ben de bir şekilde dünyayı gezmeyi farklı insanları kültürleri bizzat görmeyi istiyorum ama bunun yanına yapmak istediklerim de var, para kazanmak ve aileme de bi şekilde faydalı olmak zorundayım.

  4. Bir insan omrunu neye vermeli.harcanip gifiyor omur dedigin.hersey dengede olmali.bence seyahlik icin senede 1 ay ila 3 ay yeterlidir.

  5. Abi çok sağol bende kampçılığa yeni başladım ve senin sayende bir sürü fikir öğrendim ve de yaptığım hataları erkenden fark etmiş oldum

    • Ben teşekkür ederim ilgin için. Eğer yeni başladıysan tavsiyem mutlaka bir eğitim alman olacaktır. Bunun için üniversite gruplarına veya kamp turları düzenleyen gruplara başvuru yapabilirsin.

  6. Merhaba, ben de yıllardır ve son haftalarda artarak habire sizin gibi gezginlerin blog, site v.s. neleri varsa zevkle imrenerek takip ediyorum. Bugün de Yoldaki.com aracılığıyla isizin blogunuzu buldum. Yazdıklarınızın hemen hepsine katılmamak mümkün değil. Hoş siz bana göre gençsiniz ben 40larımı sürüyorum ama sizin 70 yaşında henüz bir kaç yıldır bisikletiyle yollara düşen bir amcadan bahsetmeniz benim daha çook genç olduğumu hatırlattı bana. Haklısınız aslında bu rutin hayat, farkındalığını okuyarak, iyi kötü gezerek hele de yukarıda bir arkadaşın yazdığı gibi bir kaç kez işsizlik yaşayarak(bendenizim bu) artıranlar için çekilir gibi değil. Benim de uzun yıllardır en büyük hayalim her şeyi tamamen bırakıp yollara düşmek, bunu 2006 yılında motosiklet sevdasına tutulduğumdan beridir de Yurt içinde motosiklet otomobil, İstanbul içi yürümeler ve yurtdışında da iyi kötü gerçekleştirdim ama tabii ki sizlere göre çok çok az. Zaten gezen insana ne kadar gezse yetmiyor bunu da anladım, yolda olmak hissi var ya işte bu insanı gitmeye yönlendiren. Bizim motorcular sık sık söyler, önemli olan varmak değil yolda olmaktır diye o hesap.
    Gezmek bir tutku bence, bir kere çekip gitmelere alışınca insan otelde kalmaya tatile bile gitse(benim gibi) orada kalamıyor o otelin bulunduğu yer ve yakın çevresinde ne varsa kaldığı müddetçe geziyor. hayatımda ilk kez eşimin gazıyla her şey dahil tatile gittim onda bile gittiğimiz yer ve yöresinde ne varsa alayını gezdik. bir daha da her şey dahile gideceğimi sanmıyorum. Aslında siz de yazmışsınız bir yazınızda, insan gezmemek için bahaneler üretmemeli, evinin civarında bile yürüyerek ve başını kaldırıp görmek için bakarak gezebilir. Hep söylerim gençlere İstanbul’da bir otobüs bileti ve bir simitla bir yığın yer görmek mümkün diye, benim tüm Üniversite yıllarım tek başıma İstanbulu keşfederek geçmiştir. hala da fırsat buldukça yaparım.
    Bence kimseye aldırmayın bu sizin seçtiğiniz yolsa eğer o yolda ilerlemeye devam edin.
    Selam ve sevgilerimle.

    NOT: Söylemeden edemeyeceğim, memlekette sizin gibi gençlerin olduğunu öğrendikçe gelecek için, 1,5 yaşındaki kızım için kaygılarım azalıyor, birilerinin dikte etmeye ve zorlamaya çalıştığı yaşam tarzlarına inat umudum artıyor.Helal olsun!!!

  7. Aslında yukarıda bahsettiğin tüm duygu ve düşünceler, belirli bir farkındalığa ulaşan herkesin deneyimlediği ve tecrübe ettiği hissiyatlar olduğunu düşünüyorum.

    Bizler, bize empoze edildiği şekilde yaşamaktan kafamızı kaldırdığımızda, daha önce düşündüğümüzden daha farklı düşündüğümüzde aslında mevcut yaşantımızın ne kadar garip olduğunu idrak ediyoruz.

    Her gün aynı şeyleri yapıyor olmak, aynı yollardan geçip, hiç sevmediğimiz işlerde zaman geçirmek zorunda kalmak…Yaşayan birer zombi gibiyiz belki de bir bakıma.

    İşsiz kaldığım dönemde, ben de bu yeni düşünce yapısına uyandım.Maddiyattan çok daha önemli değerlerin olduğunu keşfettim.İçimde her zaman var olan, yeni yerler keşfetme, yeni kültürler tanıma duygusunu körükledim.Şimdi her fırsatta popüler olmayan ama görmek istediğim her yeri görmeye çalışıyorum.

    En büyük idealim ise, yakın bir gelecekte kurumsal hayattan kendimi sıyırıp, tüm Dünya’yı gezebilmek….

    Bu uğurda bizlere ilham olduğun için, şahsi olarak teşekkür ediyorum.Bizler gibi insanların olduğunu bilmek çok güzel.Umarım bir gün biryerlerde karşılaşırız.

    Saygılar,

    Emre YALIN

    • Ben teşekkür ederim ilginiz için. Bu blogun ve seyahatlerimin amaçlarından birisi de kendi gibilere ulaşmaktı. Bunu başarabildiğimizi görmek beni de çok mutlu ediyor.

  8. Merhaba benim ismim osman istanbulda bır ajansta calısıyorum.Gectiğimiz yıldan bu yana, bende zaman zaman hayat ıle kararlar alıp durupken,içinde bulunudugum sartlardan dolayı bır sekılde hep erteledım. Tesedaüfen ınternette gezınırken senın yurudugunu gordum ve okudum videolarını ızlemeye basladım pesınden gulerek ve ne yapmak ıstedıgımı oan daha net anladım .uzun bır zamandır dusuyordum ve boooomm kısa bır sure ıcınde parayla olan butun kaygılarımı beynımden attım kendıme odaklanıp yuru dedım kendıme. kokla, dokun,hısset vs… kısaca ubuntu dedımbelkı bır afrıka oykusu ama bu dedım .senın gıbılerı boyle radıkal hayatları ve kararları gormek cok guzel bu yaz ben yurumeye ıstanbuldan cıkarak baslıycam bır yerde karsılarız umarım. bır sekılde buradan sana sapka cıkartıyorum ve senı desteklıyorum yurekten. yolcugunda yardım için herkes bır sey yapsın kucuk bıle olsa zaman ayırın yeter lutfen .. hersey ıstedıgın gb olur umarım. saygılarımı sunuyorum

    • İlham verebildiysem ne mutlu bana 🙂 Yapılan herşey amacına ulaşmış demektir.
      Önemli değil yürümek, uçmak, koşmak. Asıl önemli olan istediğini yapabilecek fırsatı yaratmak. Görüyorum ki bu fırsatı sen de yaratacaksın. Kısa süreli veya uzun süreli hiç önemli değil. Bir kere kırınca hayatın rutinini gerisi geliyor zaten.
      Dünya küçük elbet bir yerlerde denk geliriz 😀

  9. Kardeşim hakkında ileri geri konuşanlara bakma sen onlar toplum baskısından dolayı böyle söylenip duruyorlar.Topluma göre hareket edip başarılı olanlar sadece egolarını tatmin ederler ama mutluluklarını tatmin edemezler.Eğer bu işi severek yapıyorsan başkası ne dediğinin hiç önemi yok.

  10. İster inanın ister inanmayın böyle bir hayat mümkün ve bunun olabildiğini gösteren sizin gibi renkli kişiliklere minnet duyuyorum ben şahsım adına.Okulundan yeni mezun olmuş ve askerlik-evlilik-kariyer konularında her ortamda en az ikisinin lafının edilmesinden bunalmış biri olarak yani.Yaşasın normal olmamak!

CEVAP VER

Yorumunuz
Adınız

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.